AnaSayfa
Gelenek&İnanç#1
Tibet
Bilmek istersen seni
Can ıçre ara canı
Geç canından bul onu
Sen seni bil sen seni
Hacı Bayram Veli

< Gelenek & İnanç#1 >

Tibet'i tanımak, onun gelenek ve inanç yapısını kavramakla olur. Gelin, yüzyıllardır dikkatle korunan ve yaşanan bu özü bir Tibetli'nin, T. Lobsang Rampa'nın ağzından dinleyelim. Sonraki sayfaya gitmek için kuşu yoldaş bilin.
 

"Tibet'in önde gelen tüm soylularının evlerinde, kendi bölgelerindeki yoksullara ayrılmış bir erzak stoğu bulunurdu. Tibet'te birkaç cezaevi vardı ve tutuklular sokaklarda dolaşıp, sağdan soldan yemek dilenerek doyururlardı karınlarını.

Suçlular Tibet'te hor görülmezler, aşağı sınıftan biri olarak da bakılmaz onlara. Biz gerçekten aranıldığında, hepimizin şu ya da bu biçimde suçlu çıkabileceğimizi biliyor ve bu nedenle bu talihsiz insanlara anlayışla davranıyorduk."

"Benim ülkemde, bir çocuğun mensup olduğu sınıf ne kadar yüksekse, eğitimi de o denli sert ve acımasız olur. Gelecekte nasıl olsa bir rahatlık umudu olmayan yoksul bir çocuğa şefkat ve özen gösterilebilirdi. İleride kendisine ait olacak olan zenginliklere ve rahata sahip yukarı sınıftan bir çocuğa ise öylesine haşin davranılmalıydı ki, tüm zorlukları ve diğer insanlara karşı saygılı olmayı öğrenebilsin."

"Tibet'te ya da en azından Lhasa'nın bulunduğu Linghor Eyaleti'nde, en ilgi çeken oyun uçurtma uçurmaktı. Hatta ulusal spor bile denebilirdi buna. Ama ancak belirli zamanlarda, yılın belirli mevsimlerinde oynayabilirdik bu oyunu. Çok eskiden, dağda uçurtma uçurulduğu zaman ortalığı seller götürecek kadar çok yağmur yağdığını fark etmişler ve Yağmur Tanrıları'nın bu oyuna öfkelendiklerini düşünmüşler; bu yüzden yalnızca Tibet'in kurak mevsimi olan sonbaharda uçurtma uçurulmasına izin veriliyordu."

"Tibet'te herhangi bir konuda karar verileceği zaman astrolojiye başvurulur. Bir sığırın satın alınıp alınmamasından, bir kimsenin mesleğinin ne olacağına dek her şey astrolojiden sorulur."

"Tibet'teki haberciler yazılı mesaj taşırlar, ancak yazılandan oldukça değişik bir de sözlü mesaj iletirler. Çok eski günlerde, haydutlar habercilerin yollarını keserler ve bu yazılı mesajlara göre davranarak evlere saldırırlarmış. Bu yüzden hırsızları yanıltıp, yakalanabilecekleri bir yere getirtmek için yazılı mesajları yanlış yazmak bir gelenek haline gelmiş. Bu birbirine uymayan yazılı ve sözlü mesaj geleneği çok eskilerden kalmaydı. Şimdi bile bu iki mesaj kimi zaman birbirinden farklı olabilir, fakat daima sözlü ifade doğru olarak kabul edilir."

"Tsampa Tibetliler'in ana yiyeceğidir. Kimileri yaşamları boyunca ilk yemekten son yemeğe dek tsampa yiyip, çay içerek yaşarlar. Tsampa, altın sarısı renginde, ince ince kıtırlaşıncaya kadar kavrulan arpadan yapılır. Arpa taneleri daha sonra un haline gelinceye dek ufalanır ve tekrar kavrulurlar. Sonra bu un bir kaseye boşaltılıp, üzerine sıcak tereyağlı çay dökülür. Bu karışım hamur kıvamına gelene dek yoğurulur. Tat vermesi için, içine tuz ve sığır tereyağı katılır. Ortaya çıkan şeyden, yani tsampadan kalın parçalar kesilip çörek yapılabilir. Tsampa basit bir yiyecek olmasına karşın, aslında çok yüksek yerlerde ve her türlü zor koşullarda insana dayanma gücü veren çok özlü ve besleyici bir yiyecektir."

"Tibet'te aşçılar erkektir; kadınlar tsampayı karıştırmak ya da tam kıvamını bulmakta erkekler kadar usta değillerdir. Kadınlar ondan bundan birer kaşık alıp, pat diye birbirine karıştırır ve herhalde tam kararındadır diyerek tuzunu biberini katarlar. Erkekler ise çok daha dikkatli, özenli ve bu yüzden de daha iyi aşçıdırlar."

"Tibetli hayvanlar ne uysallaştırılmış birer ev hayvanı, ne de birer köledir, aksine yararlı amaçlara hizmet eden varlıklardır. İnsanlar nasıl bazı haklara sahiplerse, onlar da bazı haklara sahiptirler. Budist inancına göre tüm hayvanların, aslında tüm varlıkların birer ruhu vardır ve her seferinde, bir öncekinden daha yüksek bir biçimde bedenlenerek tekrar tekrar dünyaya gelirler."
 

Gelenek&İnanç#1
Tibet
AnaSayfa