
Simurg
/ Feriduddini-i Attar
Rivayet
olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, bilgi ağacının dallarında
yaşar ve her şeyi bilirmiş. Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini
kurtaracağını düşünürlermiş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe, onlar
da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır
olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Derken, bir gün uzak bir ülkeden bir
kuş sürüsü, Simurg'un kanadından bir telek bulmuş. Simurg'un varolduğunu
anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna
gidip yardım istemeye karar vermişler. Ancak Simurg'un yuvası, etekleri
bulutların üzerinde olan Kafdağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi
dipsiz vadiyi aşmak gerekiyormuş. Kuşlar hep birlikte göğe doğru uçmaya
başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş. Önce, bülbül geri dönmüş; güle
olan aşkını hatırlayıp, papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş -oysa,
tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış-, kartal yüksekteki krallığını bırakamamış,
baykuş yıkıntılarını özlemiş, balıkçıl kuş batağını... Yedi vadi üzerinde
uçtukça sayıları an be an azalıyormuş. Altıncı vadi "şaşkınlık", yedincisi
ise "yok oluş" vadisi imiş. Kafdağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Simurg'un yuvasını bulduklarında öğrenmişler ki, Simurg Anka, otuz kuş
demekmiş. Onların hepsi de Simurgmuş.. |

|